Haber

Eğitim Sen, Milli Eğitim Bakanlığı 2024 Bütçesine İlişkin Taleplerini Açıkladı: “Milli Eğitim Bakanlığı ve Yükseköğretim Bütçelerinin Milli Gelire Oranı En Az İki Katına Çıktı…

Eğitim Sendikası Başkanı Nejla Şura, Milli Eğitim Bakanlığı’nın 2024 bütçesine ilişkin taleplerini açıkladı. Kurul, “2024 yılı için öngörülen eğitim ve yükseköğretim bütçeleriyle, eğitim sisteminde yapısal hale gelen fiziki altyapı, öğretmen, idari ve akademik personel açıkları, donanım ihtiyaçları ve benzeri sorun ve ihtiyaçların karşılanması mümkün değildir. MEB ve yükseköğretim bütçelerinin milli gelire oranının en az iki katına çıkarılarak OECD ortalamasına getirilmesi gerektiğini söyledi.

Eğitim Birliği Başkanı Nejla Meclis bugün Milli Eğitim Bakanlığı’nın 2024 bütçesine ilişkin açıklama yaptı. Eğitim Sen Genel Merkezi’nde yapılan açıklamada şunları söyledi:

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda 2024 Merkezi Yönetim Bütçe görüşmeleri sürüyor. Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) 2024 bütçe görüşmeleri 14 Kasım Salı günü yapılacak. Ülkedeki şiddetli ekonomik kriz koşulları nedeniyle 2024 Milli Eğitim Bakanlığı bütçesi 2024 yılı için 1 trilyon 92 milyar lira olarak belirlendi. Ekonomi ve Türk lirasındaki devalüasyonun etkisi. Her ne kadar 2024 MEB bütçesi 2023 yılına göre iki kattan fazla artmış gibi görünse de bu tamamen bir yanılsamadır. Bugün eğitimde en temel ihtiyaçlar göz ardı edilerek hazırlanan 2024 MEB bütçesinin zorunlu eğitim giderlerini bile karşılamaktan uzak olduğunu söylemek mümkün.

“MEB BÜTÇESİNİN EN BÜYÜK PARÇASI PERSONEL HARCAMALARIDIR”

Milli Eğitim Bakanlığı bütçesinin Merkezi Yönetim Bütçesi içindeki büyüklüğünün temel nedeni devletin eğitime verdiği önemden ziyade çalışanlara yapılan zaruri harcamalardan kaynaklanmaktadır. MEB bütçesinin büyük bir kısmını işçilik giderleri (yüzde 72,34) ve sosyal güvenlik devlet prim giderleri (yüzde 8,63) oluşturuyor. Her yıl bütçeden en büyük payı eğitime ayırdıkları iddia edilse de bu payın yüzde 81’i zorunlu olarak personel giderlerine gidiyor.

“EĞİTİM YATIRIMLARINA AYIRILAN BÜTÇE PAYI İHTİYACI ORANINDA ARTIRMIYOR”

2002-2024 yılları arasında Milli Eğitim Bakanlığı bütçesinden eğitim yatırımlarına ayrılan payın gelişimi, her fırsatta ‘Bütçeden en büyük payı eğitime ayırdık’ diyenlerin kamuoyunu nasıl yanıltmaya çalıştıklarını, gerçekleri çarpıtmaya çalıştıklarını açıkça göstermektedir. Eğitime ayrılan bütçenin ne kadarının yatırıma ayrıldığını gizleyin. Milli Eğitim Bakanlığı bütçesinden eğitim yatırımlarına ayrılan pay 2002 yılında yüzde 17,18 iken, eğitim hizmetlerinin sunumu açısından oldukça önemli olan yatırım bütçesi 2009 yılında yüzde 4,57’ye geriledi. Artan eğitim yatırımlarının payı, Eğitimde 4+4+4 düzenlemesini kısmen de olsa takip ederek ilerleyen yıllarda istikrarsız bir yol izledi. Milli Eğitim Bakanlığı bütçesinden eğitim yatırımlarına ayrılan pay 2023 yılında yüzde 9,18 iken 2024 yılında yüzde 9,16’ya düşerek 22 yıl öncesinin çok gerisinde kaldı.

“OKUL BÜTÇELERİ YETERSİZ”

Türkiye’de eğitim kurumlarının büyük çoğunluğu hâlâ devletin mülkiyetinde olmasına rağmen, eğitim kurumlarında sunulan hizmetlerin önemli bir kısmı son yıllarda adım adım ticarileşerek özelleştirildi. Eğitimde ticarileştirme ve özelleştirme uygulamaları bazen açıktan, çoğu zaman da gizlice yapılıyordu. Bir yandan eğitimin büyük bir kısmı zamanla ‘ticari işletmeye’ dönüşen devlet okullarında yürütülürken, diğer yandan tasfiyelerle birlikte yoksul kesimin eğitim finansmanındaki payı her zaman arttı. Eğitimin kamu finansmanı. Ülkemizdeki okulların önemli bir kısmı ciddi finansman sıkıntısı çekerken, Bakanlığın kamu kurumlarına kaynak ayırmaması nedeniyle okulların birçok ihtiyacı öğrencilerden düzenli olarak toplanan aidat ve bağışlar ile okulların ticari faaliyetlerinden karşılanmaktadır. Okullara ihtiyaçları kadar. Bütçeden eğitime yeterli payın ayrılmaması ve okullara gönderilen fonların temel giderlere bile yetmemesi, okullardaki altyapı sorunlarının ve fiziki donanım eksikliklerinin sürekli artmasına neden olmaktadır. Devlet okulları yıllarca fon toplamak zorunda kaldı ve öğretmenler, öğrenciler ve velileriyle ‘satıcı-müşteri’ ilişkisi gibi mali ilişkilere girmeye zorlandı.

“EĞİTİM ÇALIŞANLARI HAYAT KURAMAZ”

Milli Eğitim Bakanlığı bütçesinin büyük bir kısmının işçi giderlerine ayrılması, eğitim emekçilerinin maddi sıkıntı yaşamadığı anlamına gelmemektedir. Hükümet yıllardır bütçeden en büyük payı eğitime ayırdığını iddia etse de yüz binlerce eğitim çalışanı yıllardır açlığa yakın, yoksulluktan uzak bir hayat yaşıyor. Yeni bir öğretmenin maaşı ABD doları bazında 10 yıl önceki seviyenin altındadır. 2014’te öğretmen maaşıyla 942 dolar alırken, bugün 795 ADB doları alabiliyorsunuz. 10 yıl önce maaşıyla 14 çeyrek altın kazanan öğretmen, şimdi maaşıyla 7 çeyrek altın alabiliyor.

Nejla Şura, 2024 Milli Eğitim Bakanlığı bütçe taleplerini şöyle sıraladı:

“MEB VE YÜKSEKÖĞRETİM BÜTÇELERİNİN MİLLİ GELİR ORANININ EN AZ İKİ KAT ARTIRILMASI GEREKİYOR”

Eğitim sisteminde yapısal hale gelen fiziki altyapı, öğretmen, idari ve akademik personel açığı, donanım ihtiyacı vb. konu ve gereksinimlerin 2024 yılı için öngörülen eğitim ve yükseköğretim bütçeleriyle karşılanması mümkün değildir. Milli Eğitim Bakanlığı ve yükseköğretim bütçelerinin milli gelire oranının en az iki kat artırılarak OECD ortalamasına getirilmesi gerekmektedir. Milli Eğitim Bakanlığı bütçesinden eğitim yatırımlarına ayrılan payın başlangıçta en az iki katına çıkarılması gerekiyor. Eğitim kurumlarının tüm ihtiyaçlarını karşılayacak bir bütçe sistemi oluşturulmalı ve tüm okullara gerektiği kadar kaynak aktarılmalıdır.

“KAMU KAYNAKLARININ ÖZEL OKULLARA AKTARILMASI UYGULAMASINA SON VERİLMELİDİR”

Kamu kaynaklarının özel okullara aktarılması uygulamasına son verilmeli, özel okullara aktarılan kaynak, destek ve teşvikler devlet okullarına harcanmalıdır. Başta okul öncesi eğitim olmak üzere eğitimin her kademesindeki öğrencilere en az bir öğün ücretsiz yemek imkânı sağlanmalıdır. Eğitime yapılan yatırımlar artırılmalı, bütçeden tüm kamu çalışanlarına yönelik ücretsiz okul öncesi eğitim kurumları ve kreşlere pay ayrılmalıdır. Tüm ek ödemeler, özellikle ek dersler temel fiyata dahil edilmeli ve emekli maaşlarına yansıtılmalıdır. 2024 yılında sosyal yardımlar, özellikle aile ve çocuk yardımları artık sembolik olarak belirlenmemeli, sosyal yardımlar günün koşullarına göre ve ihtiyaç doğrultusunda artırılmalıdır.

“EĞİTİM HAZIRLIK AYRI SADECE ÖĞRETMENLERE DEĞİL TÜM EĞİTİM VE BİLİM ÇALIŞANLARINA ÖDENMELİDİR”

Öğretmen ve yardımcı personel kadrolarındaki açıkların kapatılması, ataması yapılmayan öğretmenlerin kadroya alınması, okullarda 100 bin yardımcı hizmetlinin acilen istihdam edilmesi, kesintili istihdam uygulamalarına son verilmesi gerekiyor. Eğitime hazırlık ödeneği sadece öğretmenlere değil, tüm eğitim ve bilim çalışanlarına dönem başında yılda iki kez en az bir maaş tutarında ödenmelidir. “Tüm eğitim ve bilim çalışanlarına makul ücretler ve sağlıklı çalışma koşulları sağlanmalıdır.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu